Merak edenlere ve Anlayanlara!

Cavid Memmedli 20/01/2012

20 Ocak 1990 senesini unutup, 19 Ocak 2007 senesini hatırlayan varlıklara!

Bugünlerde herkesin kafası karışık, sorup duruyorlar, merak ediyorlar “19 Ocak’ta Ne Olmuştu diye?”. Şöyle ki, ben size anlatayım. 19 Ocak’ta Fatmagül’ün Suçsuz olduğu halen anlaşılmamaktadır, ama bence yüzde yüz suçsuz. Ancak Fatmagül’ün eski nişanlısı Mustafa, yeni kocası ve tecavüzcüsü Kerimi av silahıyla vurdu. Kerim ölür mü ölmez mi bilmem, ama fazlasıyla hak etti bana sorarsanız. Sen hem Fatmagül’e el birliğiyle tecavüz edeceksin, şerefsizliğin kralını yapacaksın, sonra pişkin bir şekilde ben Fatmagül’ü seviyorum deyip koynuna almaya çalışacaksın, bide yetmezmiş gibi Fatmagül’ünde seni sevmesini bekleyeceksin. Hani laf vardı ya “Us ile uslanmayanı etmeli tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir”. Arkadaşlar anlayacağınız 19 Ocak böyle geçti.

Ama isterseniz ben size daha önemlisi 20 Ocak’ta neler olmuş bide onu anlatayım. 1988 senesinde Azerbaycan’da ateşlenen Bağımsızlık sevdası ve hasreti, sonrasında 1989 senesinde başlayan meydan hareketleri ve açlık grevleri, Sovyetler için Azerbaycan’ı kaybetmek demekti. 20 Ocak’ta yaşanan katliam 1988’den itibaren gelişen olayların Azerbaycan’daki siyasi gelişmelerin Ocak 1990’da durumu daha da gerginleştirdiği noktada yapılmıştır. 20 Ocak 1990’da Sovyet Ordusunun Bakü’ye girişi, 1988’de Karabağ’daki Ermeni bölücü hareketi ve Ermenistan’ın bu bölgeyi kendi kontrolü altına almak için çabalar göstermesi sırasında Azerbaycan halkının kendi vatanının savunma amacıyla giriştiği ve süreç içerisinde Moskova’dan bağımsız olma mücadelesine dönüşen siyasi gelişmeler içinde önemli bir dönemeçtir. 20 Ocak’ta Sovyet Ordusunun Bakü’de yaptığı katliam Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesini bastırma girişimidir. 20 Ocak’a giden süreç Azerbaycan halkının kendisine Ermeni saldırısı ve Moskova’nın adaletsiz tutumuna yönelik gelişmeler ışığında şekillenmiştir.

Ocak 1990’da Azerbaycan’da siyasi tansiyon artarken, Moskova’nın aldığı bir karar durumu daha da gerginleştirmiştir. SSCB Yüksek Sovyeti Prezidyumu (Başkanlık Divanı)’n 15 Ocak 1990 tarihli “DKÖB ve Bazı Bölgelerde Olağanüstü Hal İlan Etme” kararı, özellikle de bu kararın 7. maddesinde Azerbaycan SSC Yüksek Sovyet’ine uygulamanın kapsamını Bakü ve Gence illerine genişletme önerisinde bulunması Azerbaycan halkı tarafından adaletsiz olarak değerlendirilmiş ve tepkiyle karşılanmıştır. Halkın 16 Ocak’ta arabalarla Bakü şehrinin giriş yollarını ve şehirdeki askeri birlik yerleşim bölgelerini barikatlarla kuşatma altına alması üzerine o sırada Bakü’de bulunan SSCB Yüksek Sovyet’ni oluşturan iki meclisten biri olan Birlik Sovyet’inin Başkanı Primakov, SSCB Komünist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri Grienko ve SSCB Komünist Partisi Şube Müdürü Mihayilov kamuoyuna Bakü’de olağanüstü hal ilan edilmeyeceğini açıklamışlardır.

Bu sırada Azerbaycan Halk Cephesi (AHC) yönetimi Moskova’nın 15 Ocak’ta aldığı kararın Azerbaycan halkına hakaret anlamına geldiğini ve kararın Cumhuriyetin egemenliğine aykırı olduğunu ifade ederek Azerbaycan Yüksek Sovyet’ini 20 Ocak tarihine kadar olağanüstü toplantıya çağırmıştır. 17 Ocak’ta halka duyurulan bu çağrıda ayrıca, barikatların kaldırılması ve şehirde olağanüstü hal uygulanmaya çalışılması durumunda karşı koymaması istenmiştir. Bu gelişmeler üzerine, SSCB’nin Azerbaycan’daki denetimini kaybetmesi ihtimali belirince son çare olarak SSCB Yüksek Sovyeti Prezidyumu 19 Ocak’ta “Bakü Kentinde Olağanüstü Hal İlan Etme” kararı almıştır.

Karar 20 Ocak saat 24.00’den itibaren geçerli olacaktı. Fakat 19 Ocak saat 19.27’de Azerbaycan televizyonunun, daha sonra ortaya çıktığı üzere, SSCB KGB’si tarafından bombalanması sonucu bu karar konusunda halk bilgilendirilememiştir. AHC yöneticilerinin son anda haberdar oldukları olağanüstü hal kararına uyarak halkın evlerine gitmesi yönündeki telkinleri etkili olmayınca Sovyet Ordusunun 20 Ocak’ta ateşli silah kullanarak Bakü’ye ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerine girişi sonucunda resmi açıklamalara göre 133 kişi öldü, 611 kişi yaralandı, 841 kişi gözaltına alındı ve 5 kişi kaybolmuştur. Sovyet Ordusunun Bakü’ye giriş sebebi konusunda çeşitli açıklamalar yapıldıysa da, dönemin SSCB Savunma Bakanı Orgeneral Dimitri Yazov’un daha sonra İzvestiya gazetesine verdiği demeçte ordunun Bakü’ye AHC kurumlarını dağıtılmak amacıyla girdiğini açıklamış olması Moskova’nın o dönemdeki niyeti konusunda önemli bir işarettir.

Ama 20 Ocak, Azerbaycan halkının tarihinde, sadece ağıt ve acı ile hatırlanacak gün değil. 20 Ocak hem de halkımızın şan ve şeref günüdür. O gün caddeleri boyamış al şehit kanları bir anlamda milli ülkümüzün uyanan güneşinin kırmızı ışığını simgeliyordu. Halkımız o gün üstüne saldıran dehşet verici vahşete, Sovyet ordusunun korkunç saldırısı ve güruhuna karşı göğsünü vermeyi, kendi kimliğini ve metanetini nümayiş ettirmeği, en önemlisi BAĞIMSIZLIĞINI almayı başardı.

 

ESKİŞEHİR AZERBAYCANLILAR DERNEĞİ BAŞKANI

Uzm. Ecz. Cavid AYDIN