Hocalı Soykırımı Basın Açıklaması

Cavid Memmedli 28/02/2013

Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği olarak 24.02.2013 tarihinde düzenlemiş olduğumuz yürüyüş sonrası yapılan basın açıklaması.

Bugün buraya tam 21 yıl önce, Azerbaycan\'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki stratejik önemi olan Hocalı kasabasında yüzlerce Azerbaycan sivil vatandaşına karşı bölgedeki Rus ordusunun 366. Alayının da desteği ile Ermeni örgütleri ve silahlı kuvvetleri tarafından 25 Şubat gecesi, 26 Şubat 1992 tarihinde gerçekleştirilmiş olan bir kitle katliamı ve SOYKIRIMI anmak için toplanmış bulunuyoruz. Bu katliam dünyada insanlığa karşı işlenen en kötü suçlardan biri olarak tarihe kara bir leke gibi düşmüştür. Hocalı kasabasının silahlı kuvvetlerce işgali ve sonrasında insanlık koridoru arasından kasabayı terk etmek için uğraşan sivil insanlar konvoyuna merhametsizce açılan ateş sonucu 70 yaşlı, 106 kadın ve 63çocuk olmak üzere toplam 613 sivil insan, sırf Azerbaycan Türkü oldukları için vahşice katledilmiştir. Resmi kayıtlarda bu soykırımın acı tablosu 613 olarak gözükse de 1275 esirin ve 500 aşkın kaybolmuş insanımızın da ne yazık ki sonu bu şekilde vahşice katledilmek olmuştur. Azerbaycan Cumhuriyetinin savaş muhabiri Çingiz Mustafayevin çekimlerinden de anlaşıldığı üzere cesetleri almak için 2 gün arayla giden helikopterlerdeki görevliler gördükleri manzara karşısında şaşırmışlar. Hocalıda yaşanan vahşetin boyutu cesetler üzerinde bile devam etmiş, ölü cesetlerin organları kesilmiş ve cesetler paramparça edilmiştir.

Bilindiği üzere Türkiye ve Azerbaycan’ın düşmanlarının birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya yönelik politikalarının en büyük aracı, sözde Ermeni soykırımı iddiasıdır. Türk Milleti karşısında duydukları tarihsel eziklik ve kendi tarihlerindeki soykırım olaylarının ağırlığı altında ezilen bu bedbahtlar, büyük kıskançlık besledikleri, başarılarla dolu temiz Türk Tarihini bu yolla “kirli” göstermeye çalışmakta ve bunun için de, gerek parlamentolarında, gerekse yerel meclislerinde kanunlar ve kararlar çıkartmaktadırlar. Hiçbir tarihsel gerçeğe ve bilimsel araştırmaya dayanmayan bu kanun ve kararların, gerçek dışı olduğu 1948 tarihli “Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi”nde yapılan tanımdan da açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi” olayıdır. 1950 yılında Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmedeki tanım çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ve tarihsel süreçte en yakın Soykırım (insan grubunun yok edilmesi) olayları; 1991’den sonra Bosna-Hersek ile Kosova’da binlerce insanın Sırp vahşetine maruz kalması ve 1992’de Dağlık Karabağ’ın Hocalı Kasabasında yaşananlardır. Bu kitle katliamı ve buna eşlik eden acımasızca gövdelerin kesilmesi, bu katliamı Yirminci yüzyılın en korkunç trajedilerine eşit bir duruma getirmektedir.

3 Mart 1992’de BBC Morning News saat 07:37 yayınında durumu şöyle aksettirmiştir: “Canlı yayın muhabirimiz 100’den fazla Azerbaycanlı erkek, kadın ve bebek olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor...”. 16 Mart 1992 tarihli Newsweek’te Pascal Privat ve Steve Le Vine tarafından hazırlanan haberde katliam şu şekilde yansıtılmıştır: “Geçtiğimiz hafta Azerbaycan yine morgun mahzeni gibiydi. Bir camiinin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Dağlık Karabağ Bölgesindeki Hocalı Kasabasının sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü”.

Tarihteki en büyük ve en kanlı insanlık suçlarından biri olan Hocalı Soykırımının tarihin kara ve tozlu raflarına kaldırılmasına ve unutulmasına izin verilmemesi gerektiği inancındayız. Zira Türkiye’yi “SOYKIRIM” iddiaları ile suçlayan, gerçekte nasıl birer insanlık dışı cani oldukları belgelerle sabit olan bu katillerin suçlarını kendi yüzlerine ve çifte standartlarla destek olanların yüzlerine ve vicdanlarına haykırmak gerekmektedir. Bu nedenle kendi haklarını haykıramayan insanlar için, hukuki alt yapısı olan, video kayıtları, fotoğrafları, canlı şahitleriyle ispat edilmiş bulunan bu insanlık suçunun “SOYKIRIM” olarak tanınması, suçluların cezalandırılması ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi gerekmektedir.

Saygılarımla,

Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği Başkanı     Uzm. Ecz. Cavid AYDIN