EĞİTİMDE İNSAN KAYNAKLARI

Cavid Memmedli 15/03/2014

Dünyada ülkeler insanlarına daha iyi bir yaşam düzeyi sağlamaya, bu amaçla ekonomik, sosyal ve kültürel yönden kalkınarak toplumun refah düzeyini artırmaya çalışmaktadırlar. Gelişmişlik düzeyine ulaşmak için birincil olgu \"Eğitim\"dir. Bu nedenledir ki, asıl görev eğitim sistemine ve sistemde görev yapan insan kaynaklarına düşmektedir.

Eğitim sosyal olarak tanımlarsak; “Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür”. Politik düşünce bazında ise eğitimin tanımı “Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istenilen yönde değişme meydana getirme sürecidir”.

İnsan Kaynakları ise en temel tanımıyla Emek, İşgücü anlamını taşımaktadır. Ancak Eğitim sisteminde İnsan Kaynakları daha farklı anlam taşımaktadır. Çünkü eğitim sisteminde girdi de insandır çıktıda insandır. Bu nedenle Eğitim Politikası uygulayan kurumlar ilk önce şu soruyu sormaları gerekmektedir: İnsan kaynakları deyince, tüketilmek üzere istihdam edilen “kaynak” mı, yoksa insanları birbirine kaynaştıran/bütünleştiren “eylem” mi olarak tanımlamalıyız?

İnsan Kaynakları Yönetim üzerinde çok fazla çalışma yapılmış ve teoriler ortaya konulmuştur. Örnek olarak: Fombrun. Tichy ve Devanna Modeli, Harvard Modeli, Guest Modeli, Warwick Modeli, Patterson Modeli ve b. Tüm Modellerde ortak seçilen İnsan Kaynağını geliştirmek, ödüllendirmek, kuruma bağlılığını güçlendirmek ve korumaktır. Ekonomi gözüyle bakarsak bir işletmenin asıl amacı kar elde etmektir. Rekabetçi bir ortamda minimum girdiyle (emek, sermaye) maksimum kaliteli çıktı elde ederek bilinçli toplumda saygın bir konuma ulaşıp gelir etmektir. Bu olay eğitim açısından nasıl değerlendirilmelidir?

            Son dönem Türkiye’de eğitim politikaları daha çok gündemdedir. Dershane dönüşüm konusu, Dershanelerdeki insan kaynaklarının gelecek konusu, Okullardaki insan kaynakları yönetim konusu gibi tartışmalar ve bu tartışmalara getirilecek çözümler olarak her kes tarafından sıkı bir gündemle takip edilmektedir.

Kabul edilen yeni MEB Yasa Tasarısı zamanında Muzaffer Beyin bir okul müdürü olarak öğretmenler için dediği şu cümleler:

“Öğretmenler okulun personeli ve bizim görevimiz de okulu Milli Eğitimin ve okulun amaçları doğrultusunda yasa ve yönetmelikle çerçevesinde yönetmek. Bir makinede nasıl çarklar varsa, okul sisteminde de çarklar vardır. Öğretmenlerde okul denen bu makinenin çarklarıdır. Bir makinede bir çark işleyeceği yeri seçebilir mi? Tabi ki hayır. Bu nedenle okul yönetimi bireysel farklara göre sadece “insanca” nedenlerden dolayı iş yapamaz” artık Muzaffer beyi de öğretmenden farklı olarak 4 yılda bir değiştirilmesi gereken bir çark haline getirmiştir.

Yazan: Rza Memmedov