İsmail Bey Gaspirinski'nin Hatırası

Cavid Memmedli 11/04/2014

Gaspıralı vefat etti...

Adı, sadece Rusya Müslümanları arasında değil, Rusya dışında da çok iyi bilinen, yarım asır boyunca metanetle ve hiç şikayet etmeden, elinde mum Müslümanlara bilgi, gelişme ve toplumsal idrak yollarını gösteren insan aramızdan ayrıldı. 

Acımasız ecel merhametsiz elleriyle bu mumu söndürdü ve Müslümanları derin bir kedere boğdu. Müslümanlar, bütün kalbiyle kendisini halk için adayan böyle toplumsal liderlerden hala yoksun oldukları için şimdi onların üzüntüleri daha da büyüktür... Şimdi onlar unutulmaz İsmail Beylerinin yerine kimi koysunlar?!..

            Daha 1868’de önce Kırım Tatarları, hemen ardından da diğer yerlerin Müslümanları, bir halk muallimi olan rahmetli İsmail Bey’i, Kırım’da dört yıl öğretmenlik yaptığı günlerden kendilerinin medeni-maarif sözcüsü olarak görmüş, tanımış ve kabullenmişlerdi.

            O, 1872 yılında eğitimini tamamlamak için yurt dışına çıktı ve Doğu dillerini öğrenmek için Cezayir, Mısır ve Türkiye gibi ülkelerde bulundu.

            İsmail Bey, Kırım’a döndüğünde ise kendi Bahçesaray şehrinin ilk belediye başkanı oldu.

            Ama bütün bu dönemlerde onu meşgul eden bir tek mesele vardı: Tatar dilinde bir gazete çıkarmak. Gaspıralı’nın, Tercüman (Perevodçik) gazetesinin neşri için resmi izin alana kadar Mektep, Faydalı Eğlence gibi gazeteleri, çeşitli adlarla ve abonecisi olmadan yayımlanan çok sayıdaki listokları (varakaları) çıkarma girişimleri ise başarılı olamadı.

            Tercüman gazetesinin ilk sayısının çıktığı 10 Nisan 1883 tarihi, Müslümanlar nazarında önemli bir tarihtir: bu tarihin, Tercüman’ın 10 ve 20 yıllık neşri dolayısıyle 1893 ve 1903’teki kutlanmaları, matbû bir organın halk kitlelerinin aydınlanmasında çok kuvvetli bir faktör olduğu gerçeğini ve bu gerçeğin de Müslümanların bilincinde gittikçe daha çok yer ettiğini kanıtlamaktadır.

            İsmail Bey, gazeteyi çıkardığı bu günden (10 nisan 1883’ten –N. Muradov) itibaren asıl yerini (ait olduğu yeri) buldu, umum Müslüman hayatının dikkat merkezi oldu. Tavriya Gubernası’nın küçük bir şehri olan Bahçesaray’da kendi çağındaki dünyada dikkati çeken (gelişen) önemli olayların yansımalarının kırılma noktası olan bir odağa dönüştü.

            Bizim Gaspıralı, tabiatın kendisine büyük bir lütufla bahşettiği sevgi dolu hassas yüreğiyle Müslümanların, özellikle de onların ileri görüşlü olanlarının dikkatini ve çıkarlarını bir noktada birleştirmeyi başarıyordu. Bütün bunları yaparken de attığı her adımı ölçüp biçerek, söylediği şeylerin, Müslümanların yararına olacağından emin olarak ve dile getirdiği görüşlerini de oldukça keskin ve müdrik zekasının, engin bilgisinin süzgecinden geçirerek Müslüman hayatı için zaruri olanlarının üzerinde ısrarla duruyordu.

            Müslümanların medeni yönden geriliği rahmetli İsmail Bey’in samimi yüreğini acıtıyordu ve bu eksikliklerin ortadan kalkması için Müslümanlar yararına çalıştığı gibi, onlara yapılan adaletsiz saldırılara karşı da fedakarcasına mücadele ediyordu.

            Bu savunmacılık görevi genelde İsmail Beye düşüyordu: o, bu göreve hem içtimai faaliyetinin başlangıç dönemlerinde, hem de şöhretinin zirvesinde - tüm İslam içtimai düşüncesinin kendisini rehber olarak kabul ettiği çağlarda sahip çıktı.

            İşte o İsmail Bey kendisinin küçük, haftalık Tercüman’ında, 1880’lerin Moskovskie Vedomosti gazetesinin sayfalarında yer alan Müslümanlar aleyhindeki kızgın, hiddetli ve sarsıtıcı yazılara karşı tek başına mücadele ediyordu.

Bu küçük “gazetecik”in abone sayısının ancak yüzlerde kaldığı, hediye olarak gönderilen sayılarının bile geri geldiği, abonecisinin ve çıkmasına yardım eden bir kişinin bile olmadığı zamanlarda naşir ve muharrir olan Gaspıralı kendisi, çok erken ebediyete intikal eden vefalı eşi Hatice Hanımla gazetenin bütün ağır baskı işlerini birlikte yapıyorlardı. Bu işleri yaparken baskı için gereken kağıtların kesimini yapmak, onları harmanlamak, banderollamak (paketlemek), postalamak, Tercüman’ın önce Petrograd (Petersburg), daha sonra Simferopol’daki sansürünün iğneleyici yazılarına katlanmak gene Gaspıralı’ya düşüyordu ve bu işlerle uğraşmak onun asil kaleminin durmasına, yazılarına ara vermesine sebep oluyordu. Bütün bunlarla birlikte Moskovskie Vedomosti ve Novoe Vremya gazeteleri, İslam bilimci profesör Smirnov ve az önce vefat etmiş Çerevanski de et tutti quanti – hak ettikleri cevapları, yazılarını oldukça sakin ve ölçülü bir tarzda yazan Gaspıralı’dan alıyorlardı. Bu sakin, telaşsız, ihtiyatlı tarz, rahmetlinin kaleminin özelliği, üslubu idi.

Müslümanlar da kendilerine yönelen herhangi bir adaletsiz, yanlış kelimenin cevapsız kalmayacağını, bu cevabı verecek kişinin de Tercüman veya bu gazetenin adıyla eş anlama gelen, Tercüman naşiri ve muharriri İsmail Bey olacağını biliyorlardı.

Gaspıralı’nın bu hizmeti artık 1893’te – Müslümanların, aralarında Tiflis, Bakü’nün de olduğu birçok şehirde kendi Tercüman’larının ilk 10 yıllığını kutladıkları zaman biliniyor ve dile getiriliyordu.

Ancak bu günlerde aboneci sayısı 1600’e ulaşabilmişti!

Gaspıralı’yı en çok üzen de bu durumdu: “aboneci yoksa gazeteyi okuyan da yoktur” diyordu, ama yaptığı işe inanıyordu, bu işin önemini daha yeterince anlamayan halk arasından gelen tepkileri göz önünde bulundurarak şikayet de etmiyordu. En azından gönüllü muhabirlerin sayısı artıyordu, Tercüman’da her kesimden insanlar yazı yayımlatıyordu: mahalle mollaları, halk öğretmenleri ve zengin, istismarcı tacirler…

Rahmetli (İsmail Bey), Müslümanlar arasındaki içtimai faaliyetlerinde, onlarla münasebetleri sağlamlaştırmak için sadece gazete yolu ile (yazılı olarak) değil, onları bizzat ziyaret ederek şifahi yolla (sözlü olarak) da faaliyet göstermeyi gerekli sayıyordu. Müslümanların sayıca çok olduğu öyle bir yer yoktu ki, İsmail Bey oraya gitmemiş olsun; Rusya’nın iç gubernalarının, Türkistan’ın, Kafkaz’ın Müslüman ahalisi Tercüman’ın naşir-muharririni kendi evlerinde (yaşadıkları yerlerde) karşılamışlardı. Ve onunla yapılan her görüşün ardından mutlaka ya bir mektep ya da herhangi bir medeni-maarif veya yardım teşkilatı tesis edilmişti.

İsmail Bey Gaspıralı her yerde Tercüman’ın vasiyet ettiği idealleri gerçekleştirmeye çalıştı. Bu idealler ise rahmetlinin, Nisan 1893’te bana yazdığı mektubunda da gösterdiği gibi çok basit ve açıktı: “Rusya Müslümanlarının, ana dillerinde doğru-dürüst eğitilmesi; populyar edebiyatın geliştirilmesi; Rus dilinin, biliminin ve kültürünün Rusya Müslümanları arasında olabildiğince yayılması ve Rusya Müslümanlarının maddi terakki ve bilim zemininde Ruslarla sıkı bir şekilde omuz omuza ilerlemesi”.

Onun Müslüman iptidaî mekteplerinin ıslâhına yönelik faaliyetleri daha verimli oldu. Genel olarak eğitim meselelerini iyi bilen Gaspiralı, daha 1885’te Bahçesaray’da önce erkekler, sonra da kızlar için mektep açtı. Bu mekteplerdeki eğitim, Gaspıralı’nın kendisinin hazırladığı ders programı ve bu programı gerçekleştirmek için uygulamaya koyduğu ses metodunu (usul-i savti’yi) esas alarak yazdığı ders kitabına göre yapılıyordu.

Bu numune (usul-i cedit) mekteplerinin elde ettiği parlak neticeler, eski mekteplerin (usul-i kadim mekteplerinin) de ıslah edilerek aynı adlı (usul-i cedit) mekteplere dönüştürülmesine sebep oldu.

Şimdi sadece Rusya Müslümanları değil, dış ülkelerdeki Müslümanlar da böyle bir mektepler zincirine sahiptirler.

Popüler edebiyatın geliştirilmesi, anlaşılır dille yapılmış yayınların yaygınlaştırılması konusunda da Tercüman, çeşitli bilim alanlarındaki yayınları, özellikle de mektep eğitimi kitaplarıyle Müslüman kitap pazarının zenginleşmesinde etkili oldu.

İsmail Bey’in verimli, aralıksız ve unutulmaz çalışmalarının neticesi sadece yukarıda yazdıklarımızla sınırlı değildi; yardımsever insanlar tarafından eğitim işleri için toplanmış büyük meblağlı paralar da; ıslah edilmiş veya yeni tesis edilmiş çok sayıdaki Usul-i Cedit mektebi de; bu mekteplerde okutulmak üzere yazılan, hazırlanan, tercüme edilen yüzlerle bilimsel ve edebi kitapların yayımlanması da... Gaspıralı İsmail Bey emeğinin masulüdür.

Gaspıralı, kendisinin bu yöndeki yaratıcılığında (faaliyetinde) her zaman, şimdi rahmetli olan Hasan Bey Zerdabi’yi Müslümanların içtimaileşme ve aydınlanma hareketinin ilk önderi sayarak minnetle anıyordu.

            Müslümanların, rahmetli İsmail Bey’i nasıl sevdiklerini, ona nasıl perestiş ettiklerini, kendisinin aktif rol oynadığı Müslüman kurultaylarında görmek mümkündü.

            İsmail Bey Gaspıralı gibi bir insanı kaybetmek Müslümanlar için çok büyük bir kayıp olduğundan onların üzüntü ve kederleri boşuna değildir.

Bizi teselli eden tek şey ise, Gaspıralı’nın hep hizmet ettiği tüm Müslümanlar, onun henüz soğumayan naaşının bulunduğu mezarı başında şöyle diyorlar: “Teşekkürler, İsmail Bey! Sen, ömrün boyunca halkının ve ümmetinin çıkarları için mücadele ettin, elinden gelen her şeyi yaptın! Sen büyük bir insanoğlu gibi dünyaya geldin, insanoğlu gibi yaşadın ve insanoğlu gibi öldün!..”

Alimerdan Bey Topçubaşov

 Rusçadan çeviren: Nazım Muradov (Lefke Avrupa Üniversitesi / KKTC)