ANA YÜREĞİ

Cavid Memmedli 11/05/2014

Ana yüreği sevgi doludur… 

Ana yüreği sıcacıktır…

Bembeyaz, yumuşacık, pamuk gibidir. 

Ana yüreği yaralıdır…

Ana yüreği param parçadır. 

Kırıldıkça parçaları geri yapıştırılmış nadide bir vazo gibidir.

İnsanoğlu yeryüzüne ineli beri ana yüreği hırpalanmış, horlanmış, şiddet görmüş, sabana koşulmuş, sırtına yük vurulmuş, mutfakta aşçı, fabrikada işçi, köyde çiftçi olmuş, erkeğine kadınlık, yavrusuna analık, yetimine babalık yapmış, ömrünü tüketmiş, düşmanla tırnaklarıyla savaşmış, acımasız yaşamla mücadele etmiş…

İşte ana yüreği bu…

Yaşanmış örnek mi istersiniz?

Sayamayacağımız kadar çok…

Birinci dünya savaşında, ikinci dünya savaşında, kurtuluş savaşında…

Kafkaslarda, Balkanlarda, Anadolu’da…

İşte küçük bir kesit:

“Savaşların Kadını” romanının sayfalarındaki bir ananın başından geçen yaşanmış bir gerçek;

“Yıl 1915, Ermeni mezaliminin Anadolu’da acımasızca uygulandığı günler… Ermeni katliamından kurtulmak için, biri kundakta ve en büyüğü 5 yaşında olan 3 çocuğu ile Kars topraklarındaki köyünü, soğuk bir güz günü terk etmek zorunda kalan genç bir ananın yürek dağlayan öyküsüdür. Binlerce emektar anayı temsil eden roman kahramanı, Ermeni zulmünü ve Ermeni katliamını bizzat yaşadıktan sonra, yavrularını korumak için günlerce ıssız ormanlarda tek başına kalır, bir mucize eseri ormandan kurtulur ama, sırtına binen yaşamın yükü onu hiç bırakmaz. Kurtuluş savaşında kocasını kaybeder ve çocuklarını tek başına yok ve yoksulluk içinde büyütmek zorunda kalır. Elleri nasırlı, sırtı şeleli, gözleri yaşlı Hür Ana, diğer analar gibi hep yüreği dağlıdır. Sıkıntılarla ve savaşla başlayan ömrü, sıkıntılar içinde ve hiç bitmeyen savaşla son bulur. Dağlanır ana yüreği…”

Çok etkilendiğim Hür Ana’nın sıkıntılarla dolu yaşamını, “Savaşların Kadını” adıyla roman olarak yazarken bile, hep düşünmüşümdür;

Her ana, savaşların kadınıdır…

Haksızlığa baş kaldıran, toplumsal açmazlar karşısında refleksleri olan, sorunlara karşı duyarlı, demokrat, ilerici, köyden uzanan kollarıyla şehri kucaklayan ve emekçi…

“Savaşların Kadını” romanımda, kitabın arka sayfasında yer alan bu düşüncelerim; anaları tanımlamaya aciz kalan ifadelerdir.

Değil mi ki; her ana yüreğini ortaya koyar…

Çocuğu için,

Eşi için,

Ailesi için,

Toplum için,

Yaşam için…

Hani derler ya;

“Ben yükün altına elimi değil omzumu koydum.”

Ben de bir ana olarak diyorum ki;

“Biz analar, yükün altına elimizi değil yüreğimizi koyduk.”

“Savaşların Kadını” olarak yaşamla savaştık tüm zamanlarda ana yüreğimizle…

Gücümüz eksilmeden,

Umudumuz tükenmeden,

Sevgimiz azalmadan…

Bu vesile ile tüm anaların anneler gününü kutluyorum.

Yazan: Songül DÜNDAR