Ah, Bakı rüzgarları!

Cavid Memmedli 17/05/2014

Benim büyük – büyük umutlarım var. Fazla uzağa çekmeden Bakı’dan bana davet gelecek. “Oraz! Karabağda toy tutulacak. Dünyanın şairi – aydını toplanacak. Tez gel!” diyecekler.

Kollarım kanat olacak. Hazar’dan uçarak geçecek. Kardeşlerimin sevinç gözyaşlarına dalacak.

Ömrümün bir yılını sana bağışladım, Bakı! O sene 1972 yılıydı.  Hazar sakindi, sular duruydu. Karadan kara saçlarımı Bakı’nın tükenmez rüzgarları okşuyordu. O rüzgar başka rüzgardı. O rüzgar da yardan ayrılığın hasreti vardı, gözyaşların nemleri vardı.

O rüzgar beni duygulardan tamamıyla doldurdu. Volkan gibi patlamaya hazırladı. Ağır asker botlu ağır-ağır adım atarak Bakı’nın güzel heykellerinin karşısında dura-dura geçdim. Hazar sahilinden esen rüzgardan, uçan kuşlardan Türkmenistan’a selam yollamıştım. Benim gözlerimin gamını görmüş bir güzel: “Gamlanma, asker. Zaman çabuk geçer” demişdi. O güzelin söylediği oldu. Zaman çabuk geçdi. Şimdi kaç yıllardır Bakı’yı özleyerek saçlarıma kar yağdırdım. O güzel kızı da özledim. Güzellik kocalmıyor diyorlar. Vişne gibi gözleri parlayan, kömür gibi saçları rüzgara akan o güzel şimdi de güzeldir her halde!?

Güzel şehir Bakı şimdi ne haldedir!? O yıllardan beri ne kadar sular aktı, ne kadar rüzgarlar esti. Ben gemide uzakdan görünmüş Bakı’ya baktığımda başka bir şehir üretildiğine gözüm yetdi.

Elbetde, her şey değişiyor. Bakıda değişmiş. Birzamanlar bende gençdim, gözlerimde yıldırım çakıyordu.

Ben yenede Bakı’da. Bağ-bahçeler, yollar kaldırımlar düzenli. En mutlu değişim – Rus dilinin yerini şirin Azerbaycanca almış. Bana Azerbaycanca her zaman mahnı-türkü dili olarak işitiliyor. Aslında Azerbaycan kelimesi bir güzel mahnının-türkünün bir parçası olarak duyuluyor. 

Vatanımsan, yurdumsan, Azerbaycanım!

Şiir dünyamıza baş döndürsem, Kül Tekin beyden başlayarak bizim günlerimize kadar uzanan şairler kervanını hatırlıyorum. Türk dünyasının en zengin hazinelerinin biri o şairlerdir. Başka milletlerde de büyük şair az değil. Ama Türk dünyasının şairlerinin ayrı bir geleneği var. Onlar Altayda, Semerkentde, Gencede, başka bir yerde olsa da, öz köküne ine-ine, Turan havasından doya-doya şiir yazmışlar. Böyle büyük iş, tecrübe Sovetler Birliği zamanı çok yerlerde unutuldu ya da yanlış yola yönlendirildi. Bir örnek vereyim: Bit evi Türk dünyasına ait olan tarihi şahısları, ayrıca da şairleri, alimleri Türk halklarına haksız bölüşdürüldü. Nevai Özbek’dir, Yesevi Kazak’dır… gibi. Bu Sovet siyasetinin gizli oyunlarından biriydi. Bu gerçeği Sovetler dağıldığından sonra duyduk.

Azerbaycan Sovetler Birliğine sürüklenmiş Türk devletlerinin arasında geçmişini unutmamış ve o zenginliği bizim günlerimize ödün vermeden taşımış bir ülkedir. Böyle olduğu için Türk şiir dünyasının kervanının başında şimdi Azerbaycan var diye kıvanç ile söyleyebiliriz. Azerbaycan şiirinin böyle kamilliğe, böyle meşhurluğa erişmesinde son yüzyılın Azerbaycan şairlerinin etkisi büyük oldu. Bu gerçek her solukda kendisini göstermektedir. Azerbaycan şairlerinin şiirlerinin her mısrasında, satır arasında bu mükemmelliğin güzel kokusu insanı sarhoş etmekdedir.

O büyüleyici şiir dünyasını bina edenlerin arasında Tebrizli Şemsin kardeşi Şehriyar var. Muhammed Hüseyin Şehriyar. Kara dağlar arasında doğup, kara dağlar çeke-çeke geçmiş Şehriyar. Ömrü fukaralığa zengin Şehriyar: 

Dağca vardı çamları

Dağca vardı gamları

Doğuran o dağlardı.

Öldüren o dağlardı.

Dağ ikikat boy aldı.

Dağlar gama boyandı. 

Ama...Ama fukaralık ve yüreğe basılmış karadağlar Şehriyarı diz çökerte bilmedi. Ona bülent dağlar yardımcı oldu, o da dağları daha da yükseltdi. Şehriyarın damarında dolu-dolu Türk kanı kaynıyordu. Mutlaka o nedenle Şehriyar feleğe karşı dayanabildi. 

Felek! Ben Şahriyarım, bil

       Gel, etme bunca namertlik.

       O benim-ışkın Allah'ı,

       Ve İran şiirinin şahı. 

Şehriyar kendi şiirleri ile Türk Dünyasının parlak yıldızlarının birisi olmuştur. Ve daha büyük bir yıldız.

 Türki bir çeşme olsa, ben onu derya eyledim…

…Ümidim varki, bu derya hala okyanus ola… 

Türk Dünyasının şiir hazinesine Şehriyarın eklediklerini çekere terazi bulunmaz. Şehriyar, Bahtiyar ve yine yüzlerce “Yarlar” toplanarak Azerbaycan şiir ordusunu ürettiler. Onlar insanı aydınlığa çekme(k) için, yalanı ve yamanı dize çökertme(k) için mücadeleye başladılar. O şairler yüksek seslerini millet duyura bildiler. “Milletin gözünü açma(k)” diye birkelime (ifade) var. Elbet gözlülerin arasında görmeyen az değildir. Azerbaycan şairleri şair mehri, şair dili, şair duygusu aracılığıyla çok-çok gözleri açmayı başardılar. Böyle şairler çok, ben tekce Memmet Araz’ın şiirlerini okura hatırlatmak isterim. 

Umutlar yollara serilgi kaldı. 

Bu böyle de oldu. Ben bu defa Azerbaycana gittiğimde arzularımın biri – Memmet Araz ile buluşmaktı, onun ellerini sıkmaktı. “Memmet Araz öldü - gitdi.” dediler. Bana yalan söylediler. Memmet Araz gibi şair olan rüzgara ölüm yoktur. Onun şiirler kitabı dükanda satılırken, fiyatını öğrendiğimde ağzım açık kaldı. Türkmenistana Memmet Arazsız dönmeye mecbur oldum. Her Türk’ün yüreğinde yuvalanmış şairi Türkmenistan hala duymuyor. Gerçektende, “Umutlar yollara serilgi kaldı”.

Bende tek kitap umudumuydu?!

Ey, Oraz Yağmur! Sen Mus, Mus deme, Mustafa de! Senin ayak bastığın eski Azerbaycan değil. Yüreği delikli Azerbaycan var. İnsan olan, yazar olan bunu duymazmı?! Bak, Şehitler Hiyabanı türedi!..

Vah, Azerbaycan, Azerbaycan!

Bu dünyada bulmuş bağtım,

Yarı senin, yarı benin.

Gönüllerde kurmuş tahtım,

Yarı senin, yarı benin.

Dünyanın kara güçleri senin başına oyun salmak istiyorlar, Azerbaycanım! Toprağını bölerek tükenmez kavgalara sürüklemek istiyorlar. Kafkaslarda ikinci Filistin üretmek istiyorlar. Öyle yollarla Azerbaycanı, Türkiye’yi, tüm Türk Dünyasını yükselmekten alıkoymak istiyorlar.

Duşmana göğüs gereli,

Gerekse canlar vereli!

Karabağ olmaz Ermenili!

Çık topraktan Ermenili!

Kara gözlü Azerbaycanım! Sen düşmandan güçlü olmalısın. Her nefesini, her adımını zafer için bağışlamalısın. Elden gitmiş o topraklar bugün geri alınmazsa düşman yine toprak ister, Bakımızda that kurmak ister.

Geleceğe kıyamayız.

Geleceğe koyamayız,

Karabağı alacağız

Ya da candan olacağız.

Canım Azerbaycanım! Başı gamlı Azerbaycanım!  Yalana karşı duramazsan seni yalana satarlar. Tek düşmanların değil, oysa kara kara jipliler, kara kara kapılılar arasında Karabağı unutturmak isteyenler yokmudur!?

Yaralı Azerbaycanım! Yaralardan tez kurtul, tez yüksel, tez güçlen! Düşmanımız kuvvetlidir, düşmanımız namertdir.

Unutma! Yeniş (zafer) sana hiç zaman hediye verilmez. Onu kendin kazanacaksın. “Her ne ararsan, kendinden ara!” demiş ya büyük akıldarımız. Her bir Azerbaycanlı:

Yay isen, okun olayım,

Topraksan tohum olayım.

Siz ölmeyin, ben öleyim,

         Daha ölüm görmeyelim.

demeye kuvvet bulmalıdır.

Karabağ Azerbaycanın genç şairlerininde yürek yarası olmuştur. Şehriyarın, Bahtıyarın, Memmet Arazın ve yine de yüzlerce Arazların devamı olmuş şairler gözyaşı yerine kan dökerek şiir yazıyorlar.

Doğduğu Kelbecerinden ayrı düşen Adil Cemil şairi okursanız kendinizi Kelbecerli saymazsınızmı?! Ana yurduna – Karabağa hasretde kalmış o çaresiz anayı unutabilirmisiniz?!

Gözyaşı sellenip akır gafilden

Obası, oymağı düşür yadına

Anam hasret kalıp ana yurduna.

Başka bir genç şair Ekber Goşalı kendi büyük sesiyle dağları gümmür-gümmür gümbürdediyor. Onun sesine kulak veriniz:

Toprağı her yerde

Şehit mezarı ile möhürlenmiş

Milletin bayrağı düşmezmiş.

Şair Elçin İskenderzade’nin şiirlerini insan olan gözyaşsız okuya bilirmi?!

Sırası geldiğinde söylesem, Türk Dünyasının şairlerinin arasında son 50 senede şehit düşmüş en genç şairde Azerbaycanlıdır. Ona Allah rahmetler versin.

Türkiyeli ağabeyim, tüm Türk Dünyasının aksakkallılarından birisi Yavuz Bülent Bakiler’in bir şiirinde:

Allahım ruhuma biraz huzur ver.

Üstüme okunmuş birkaç avuç mübarek

Karabağ toprağından serpilse yeter. 

dediği mısraları okudum. Okudum ve aynı fırsatda başıma başka bir mısralar kondu: 

Karabağda düşman görürsem,

Yumulmaz gözlerim ölürsem. 

Benim büyük – büyük umutlarım var. Fazla uzağa çekmeden Bakı’dan bana davet gelecek. “Oraz! Karabağda toy tutulacak. Dünyanın şairi – aydını toplanacak. Tez gel!” diyecekler.

Kollarım kanat olacak. Hazar’dan uçarak geçecek. Kardeşlerimin sevinç gözyaşlarına dalacak.

Yeniş! Yeniş! Yeniş!

Gönüllermiz geniş!

Ey Allahım! O günlere tez yetir! “Umudum yollara serilgi kaldı…” demeli olmayayım… 

Yazan: Oraz YAĞMUR (Aşgabat / Türkmenistan)