Sayı - 5
Cavid Memmedli 08/04/2018
Değerli Türklük, Çağdaşlık ve İslamiyet Yolcuları Dostlarımız!
2017
yılının Mart sayısı ile yayın hayatına başlayan dergimizin Mart 2018 sayısı
olan beşinci sayısı ile yola devam etmekteyiz. İkinci yaşına giren dergimizin
alakanıza mahzar olduğundan dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Dergimizin uzun
ömürlü olması için yaptığınız katkılardan dolayı teşekkürlerimizi bir borç
biliriz. Varolun!
Her
sayıda olduğu gibi, bu sayıda da dergimizi Azerbaycan'ın önemli günlerine ithaf
ettik. Bu sayı Türk ve İslam dünyasının kanlı tarihi olan 26 Şubat 1992 “Hocalı
Soykırımı” anısına yayınlanmıştır. 26 Şubat 1992, SSCB'nin 366 alayının desteği
ile Ermeniler tarafından 63 çocuk, 106 kadın ve 70 yaşlı olmak üzere 613
kişinin Türk olduğu için acımasızca öldürüldüğü tarihtir. Bu olayın katliam
değil soykırım adlandırılmasının nedeni, insanların milliyetine, ırkına dayalı
olarak bilinçli bir şekilde vahşice katledilmesidir. Hocalı soykırımında, 8
aile tamamen öldürülmüştür. 25 çocuk her iki ebeveynini kaybetmiş, 130 çocuk
ebeveynlerinden birini kaybetmiştir. 487 kişi yaralanmıştır. Bu yaralıların
76'ı çocuktur. 1275 kişi esir alınmış ve bugüne kadar 150 kişinin yaşadığı veya
öldüğüne dair bir malumat elde edilememiştir. Tarih boyu kanlı günlere maruz
kalan Azerbaycan'da karanfil, Azerbaycan'ın kara, kanlı çiçeği, ailelerin şehit
edilen evlatlarının kanlarının üzerine döktükleri çiçektir. Nitekim Mammad
Aslan “Ağla Karanfil Ağla” şiirinde Azerbaycanlıların duygularını kaleme
almıştır; Sinələr güllə-güllə, Qan axır, dönür gülə. Qərənfillər ağlayır, Düşmənə
gülə-gülə. Ağla, qərənfil, ağla!
Bu
sayımızda, Belgin Aydın tarafından “Sevinçli Yıllar” isimli Hocalı Şehitleri
için kaleme alınan yazı, birinci sayımızda da yer almıştı. Hocalı Soykırımını
hafızlarda güçlendirmek, o tarihi ve olayı unutturmamak için tekrardan yer
verilmesi önemlidir. Nitekim “Sevinçli Yıllar” insanların orada yaşadıkları
olayları, şehitlerin gözüyle bizlere ulaştırmaya çalışmıştır. Kendimizi orada,
o anda hissedeceğimiz gibi, yaşanan vahşetin acısını hissederek gözyaşlarımızı
tutamayarak okuyacağız. İnanıyorum ki, savaş vahşetlerini, terör olaylarına
karşı okuyucularda güçlü bir direniş ruhu oluşturacaktır.
Sevil
İrevanlı tarafından kaleme alınan “Mehmet Sadık Aran” yazısı, Azerbaycan Halk
Cumhuriyeti döneminde milletvekili görevi almış tarihi şahsiyetin Azerbaycan
için canla başla mücadelesini, vatan hasreti ile geçen ömrünü bizlere
ulaştırmaya çalışmıştır. Okuyuculara Azerbaycan'ın tarihi ile alakalı önemli
bilgiler sunacaktır.
Azerbaycan'ın
dahi şair ve yazarı Almas (Elmas) Yıldırım'ın Azerbaycan'dan uzak geçen ömrü ve
Azerbaycan için yaptığı çalışmaları tarihi bakış açısıyla “Vatan Hasreti ile
Biten Ömür: Elmas Yıldırım” başlıklı yazısı ise Koşkar Abbas, her bir
Azerbaycanlının tarihi ile alakalı bilmesi gereken konulardan birini
ulaştırmaya çalışmıştır.
Kültürümüzün
önemli bir parçası olan Bayatıların, Hesen Kerimzadeh'in “Azerbaycan
Coğrafyasını Bayatıyla Anlamak” başlıklı yazısı ile önemini göstermektedir.
İster
sözlü isterse de yazılı edebiyatımızın ayrılmaz parçası olan Bayatılar halkın
kültürü, yaşadıkları olayların anlatım dilidir. “Milli Edebiyatımızda
Varoluşçuluk Felsefesi” makalesi Rövşen Memmedov tarafından kaleme alınmıştır.
Azerbaycan'ın Sovyetler birliği döneminde katliamlara maruz kaldığı yılların
edebiyatını konu alan makale, 1960'lı yılların edebi yükselişi ve halkın
aydınlanma çabalarını okurlarla buluşturmaktadır.
Şefa
Veli'nin “Islak Mısralar” edebi dille kaleme aldığı yazısı şiir severlerin
ruhunu okşayacaktır. Hemen ardından ise Agşin Yenisey'in “Ecinne” şiiri yer
almaktadır.
Türkiye
Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türk Dünyası ile ilişkilerin ilk
ağızdan öğrenilmesi çok önemlidir. Türk devletlerinin milletleri bir olsa da
her birinin bağımsız yönetimi vardır. Yöneticilerin gözüyle Türk Dünyasını
öğrenmek isteyenler Belgin Aydın'ın “Türkiye Cumhuriyeti 11. Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ile Türkiye-Azerbaycan-Türk Dünyası Üzerine Bir Söyleşi”ni okumaya
davet ediyoruz.